Bir çoğumuzun aşık olduğu Balkan müziği, adından anlaşılacağı üzere Balkan ülkelerinin yaptığı müzik ürünlerinin genel adıdır. Peki onları bu denli çekici kılan özelliği ne?
Yunanistan, Bulgaristan, Türkiye’nin Trakya toprakları, Arnavutluk, Makedonya, Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya, Romanya ve Moldova Balkan ülkeleri olarak bilinirler. Bu ülkelerden bir kısmı geçmiş kültürüne daha çok sarılmışken, bir kısmı ise değişen zamanla birlikte kültürlerine sırt döndüler. Bunu ürettikleri müziklerden – doğal olarak – gözlemleye biliyoruz.
Eğer bir Balkan düğününde bulunduysanız, ne kadar temiz ve eğlenceli eserler verdiklerini görmüşsünüzdür. Klarnet, akordeon, keman, kontrbas, gitar ve mandolin gibi enstrümanlarla donanımlı bir müzik kültüründen etkilenmemek mümkün mü?
Kültürün müziğe etkisine hemfikir isek, Balkan müziğinin zenginliğinde de hemfikir oluyoruz anlamına gelir. Slav geleneğiyle, Osmanlı geleneğinin harmanlanmış bu coğrafyada en büyük zenginliklerinin kültürlerinde sakladıklarını göz önünde bulundurmamız gerekiyor.
Peki bu ülkeler Eurovision Şarkı Yarışması’nda diledikleri sonuçları neden elde edemiyorlar? Evet, klasik siyasi oylamaları göz ardı edecek olursak bunun en büyük nedeni nedir?
Değişen ve gelişen diye nitelendirilen Avrupa, bu zenginliği göremiyor mu yoksa bu Balkan ülkeleri sahip oldukları zenginliği sahnede etkileyici bir şekilde sunamıyor mu?
Daha çok hareketli tarzıyla bilinen bu ezgiler genelde Eurovision şarkılarında gözlemlenmiyor. Son yılların en başarılı Balkan ülkesi Sırbistan’ın şarkılarını değerlendircek olursak; yavaş ama etkili tınılarla müzik severlerin kalbini fethetmeye çalışıyor. Bir diğer önemli ülke olarak bilinen Yunanistan’ın son yıllardaki başarısı oldukça düşüyor. Bunun nedeni kendi kültürlerinden faydalanmamaları olabilir mi?
Bu ülkelerin popüler kültürden biraz kendini çekip, kendi zenginliklerini akıllıca kullandıklarında farklarını ortaya koyacaklarını düşünüyorum. Yazımı Balkan isimlerinden en başarılı bir isimle sonlandırmak istiyorum;