Eurovision tarihimize damgasını vurmuş bir isim ile röportaj yaptığımızı sizlere duyurmuştuk. EXPO 2016 Antalya açılış provaları esnasında kendisi ile tanışma imkânına sahip oldum.

Bu isim 2003’te kazandığımız birinciliğin en büyük mimarlarından biri “Candaş BAŞ”. Aynı zamanda 2005 yılında Helena Paparizou’nun da koreograflığını yapmış ve bir birincilik daha elde etmiştir. Bu alanda Eurovision’da iki birincilik kazanan başka bir koreograf yok. Eurovision’da kendisini son olarak Can Bonomo’nun Love Me Back adlı şarkısının koreografı olarak gördük. Kendisi ile ilk tanıştığımda beni çok sıcak karşıladı ve röportaj teklifimi hiç düşünmeden kabul etti. Açılış gününe az kaldığı için çok yoğun olmasına rağmen ilk boş vaktinde bize vakit ayırdığı için ve güzel sohbeti için Candaş BAŞ’a ayrıca teşekkür ediyorum.

1- 2003 yılında Sertab Erener’e hazırladığınız koreografi için TRT yönetimi herhangi bir yaptırımda bulundu mu? 

Hayır, bulunmadı. Çok özgürce çalıştık. O yüzden de çok rahattık ve her şey çok güzel işledi.

2- Sertab Erener size parçayı ilk gönderdiğinde ne hissettiniz? Eurovision sürecinde ve Riga’da özellikle greenroomda yaşadığınız duyguları öğrenebilir miyiz?

Sertab bana parçayı ilk dinlettiğinde ben o sırada Belçika’da yaşıyordum. Parçayı dinlettiğinde düşündüğüm tek şey “Biz birinci olacağız.” oldu. Eurovision’a kadar gerçekten içimizde çok iyi bir niyet vardı ve inanarak hazırlandık. Küçük bir ekiptik ama gerçekten birbirimize çok inandık. O zamanlar Türkiye’de Eurovision popülerliğini kaybetmişti. Öyle ki Eurovision’da bizimle beraber gelen tek bir muhabir vardı. O da Anadolu Ajansı’nda Belçika’dan gelen bir muhabirdi. Hiçbir ilgi yoktu üzerimizde. Açıkça söylemek gerekirse kendi hâlimizdeydik. Greenroom’u ben stres odası olarak adlandırıyorum. Çok fazla stres yaşamamıza rağmen inancımızı kaybetmedik ve oldu galiba.

3- Hazırladığınız koreografiler öyle koreografilerdi ki gerek Eurovision’da gerekse Eurovision dışında birçok yerde kopyalandı. Özellikle Sertab Erener’in koreografisindeki son bölümlerdeki kıyafet koreografisi. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yani, nasıl söyleyebilirim ki. Elimden geleni yapmaya çalıştım sadece. Sertab için mesela çok az bir zamanımız vardı. Ben Belçika’daydım, Sertab ise Türkiye’deydi. Dolayısıyla bizim bir araya gelebilecek sadece bir haftamız vardı. Öyle ki dansçıları bile Viyana’dan bulduk. Viyana’da bir hafta boyunca prova yaptık. Kızların ne kadar iyi dansçı olduklarını bilmediğim için ben de koreografiyi kostüm üzerinden şekillendirmek istedim. En önemli amacımız zamanımızın kısıtlı olmasından dolayı “en kısa sürede nasıl prova yapabiliriz, en kısa sürede nasıl çözebiliriz?” idi.

4- 2005 yılında bir birincilik daha aldınız. Helena Paparizou ile nasıl iletişime geçtiniz? Önceden şarkıyı dinlemiş miydiniz? Koreografi süreci nasıl gelişti?

Helena Paparizou için Yunan delegasyonu mail yoluyla benimle iletişime geçti. Şarkıyı önceden dinlememiştim aslında. Ben zaten fazla Eurovision fanı birisi değilim. Ki Helena’dan önce ve Helena’dan sonra birçok Eurovision şarkısı için koreografi teklifi geldi ama pek değerlendirmek istemedim. Ta ki Can Bonomo’ya kadar.

5- Sizin için en rahat, en iyi Eurovision koreografisi hangisiydi?

Sertab için hazırladığım koreografi benim için en özel olanıydı. Çok rahattım. Çok iyi bir ekibim vardı. Sonrasında zaten her şey karışmaya başladı. Eurovision da karışmaya başladı ve özellikle jüri sisteminin devreye girmesiyle işimiz daha zorlaşmaya başladı.

6- Son olarak Eurovision’da Can Bonomo’nun koreografı olarak karşımızdaydınız. Özellikle Azerbaycan’da provalarda çok zorlandığınız söylendi? Bu konular hakkında ne söyleyeceksiniz?

Evet, gerçekten çok zorlandık. Öyle ki dansımızı iyi bir şekilde ortaya koyabilmek için asansör boşluklarında bile prova yaptık yeri geldiğinde. En büyük sıkıntımız, provaların hemen yayınlanmasıydı. İlk provalar yerleşme provasıdır ve bu bence yayınlanmamalı. Resmi site ve diğer siteler tarafından provalar yayınlanınca oldukça fazla olumsuz eleştiriler aldık. Yeri geldi küfürler bile edildi. Özellikle Türk halkından çok fazla olumsuz eleştiri aldım. Bu durumdan ötürü aşırı demoralize oldum. Hiç bu kadar kötü şeyler duyacağımı ummuyordum. Azerbaycan’da stresten midemden rahatsızlandım. Sesim bile çıkmaz oldu.

7- Can Bonomo için hazırladığınız koreografi konusunda TRT’nin tutumu nasıl oldu?

Şöyle söyleyeyim, yapacağımız her bir şey için TRT’den mutlaka onay almak zorundaydık ve kendi ekibimiz içinde de uygun olmalıydı. Sertab’da ne kadar serbest çalıştıysam orada maalesef öyle olmadı.

8- Türkiye bildiğiniz gibi artık Eurovision’da yok. Eğer Türkiye, olur da Eurovision’a geri dönerse ya da başka bir ülkeden ilginizi çeken bir şarkı olursa Eurovision’a geri dönmeyi düşünüyor musunuz?

Hiçbir zaman büyük konuşmamayı tercih ediyorum. Her şeyi akışına bırakmak istiyorum ama herhalde Eurovision’un şu anda bulunduğu şartlarda pek çalışmayı tercih edeceğimi düşünmüyorum. Çünkü orada yayınlanacak şeyin sürpriz olması lazım. Çok fazla emek harcanıyor, saniyesi saniyesine her şey planlanıyor ve kesinlikle provaların en azından küçük bir kısmının yayınlanması lazım. Sadece bu ilk provalarda değil Eurovision’a kadar böyle olmalı. Kamera açılarına gelince özellikle Can’da çok canımız yandı. Yarı finallerde ayarladığımız kamera açılarıyla finalde olan kamera açıları aşırı alakasız olunca hazırladığımız bütün şov neredeyse boşa gitti. Resmen şovumuzu yok etmek için yapıldığını hissediyorum. Eurovision gibi büyük bir organizasyonda kesinlikle kamera açıları en az hata payı ile yapılmalı.

9- Şimdilerde EXPO 2016 Antalya açılışı için çalışıyorsunuz. EXPO’dan sonra herhangi bir planınız var mı? Kısaca bahsedebilir misiniz?

EXPO’dan sonra dünyaca ünlü bir tiyatro festivali için Fransa’nın Avignon şehrinde bulunacağım. Avignon Tiyatro Festivali’nde hazırladığım bir oyun var. Bir ay boyunca onu yöneteceğim. Bir yandan da bir arkadaşım ile beraber başka bir tiyatro oyunu yöneteceğim. Sonrasında neler olacağını hep beraber göreceğiz.

10- Bütün sosyal medyada Sertab Erener’in şarkısının sonundaki hareketin illuminati olduğu söylentisi dolaşıyor. Bu işin gerçeğini açıkçası birinci ağızdan öğrenmek istiyoruz. Bu konu ile ilgili neler söyleyeceksiniz?

Illuminati değil tabii ki. Ama iş öyle dalgaya geldi ki bende dalga olsun diye Can’ın şarkısının sonuna bir göz işareti koymak istedim. O kadar komikti ki her şey, Can’da da yapalım diye kendi kendimize güldük ama işin gerçeğine gelince tabii ki de illuminati diye bir şey yok ortada. Fakat bunun için bu kadar çalışmaları, bu kadar güçlü türetmeler yapmaları beni şaşırttı. Hatta ben capsleri arkadaşlarım gösterdiğinde şok oldum ilk gördüğümde. Bana “Sen Illuminaticiymişsin.” falan dediler espri yaparak. Gerçekten çok ilginç ve gülünç bir olaydı.

Röportaj teklifimizi kabul ettiği için, güzel sohbeti için ve samimiyeti için Candaş BAŞ’a ESCape News ekibi olarak bir kez daha teşekkür ediyoruz.