Size Portekiz’in başkenti Lizbon’da yapılacak olan 2018 Eurovision Şarkı Yarışması öncesi Portekizce hoş geldiniz diyorum: SEJA BEM VINDO A PORTUGAL!!!! Gelmeden önce burada yaşananlar veya yaşayacaklarınız hakkında deneyimlerim doğrultusunda bilgi vermek istedim…Öncelikle Lizbon resmî olarak 1179 yılında Portekiz Kralının verdiği buyruk ile kurulmuş ve 1255 yılından itibaren de Lizbon şehri Portekiz Krallığı içindeki merkezî konumu nedeniyle Portekiz’in başkenti olmuştur. Merkezi konum olarak Portekiz, Tejo Nehri’nin kuzeyinde yer alır (Nehrin kuzeyinde diyorum çünkü bana Lizbon’da okyanusa gidebilirsin diyen insanlara nispeten.

Ancak Lizbon şehrinin merkezinin okyanusa kıyısı yok. İlla okyanus görecekseniz Costa da Caparica’ya gitmeniz gerekli. 20 kilometre falan uzaklıkta hemen). 1755 yılında gördüğü büyük deprem sonrası fazla savaş yüzü görmediği için, binaların hepsi neredeyse 1800’lü yıllardan kalma. Bu yüzden mimari açıdan baya bir zengin. “Lizbon nasıl bir yer?” diye sorarsanız bana göre “sürprizlerle dolu bir yer” diyebilirim. Gezdiğiniz her sokakta farklı tarihsel yapı ve farklı bir ambians yakalayacağınız şehirlerden biri.

Bu sene Eurovision önce ismi Meo Arena olan sonrasında ise sponsor değiştirdiğinden dolayı adını da değiştirmek zorunda kalan Altice Arena’da yapılacak. 20.000 izleyici kapasiteli bu arenanın diğer arenalardan farkı etrafında bir sürü süper market ve lokanta bulunması (Azerbaycan’daki arenada Eurovision’u izlerken evden yemek getiriyorduk, o derece). Ayrıca büyük Oriente istasyonunun hemen yanında olduğu için eğer trenle Lizbon’a gelecekseniz direkt karşınızda, havaalanından geldiğinizde havaalanı metrosuyla hemen üç durak sonra hemen karşınızda bulabileceksiniz arenayı. Ukrayna’daki gibi shuttle’a binme zorunluluğunuz olmayacak. Metro biletleri 1.45 euro. Eurovillage ise balık restoranlarıyla ünlü, eskiden Brezilya’dan gelen misafirlerin karşılandığı, Praça do Comércio’da yapılacak. Bu saydığım iki yerin nehire kıyısı var ve bu sene Portekiz bizi suya doyuracak gibi.

Buradaki insanlar tıpkı Almanlar, Fransızlar ve İspanyollar gibi Eurovision’u fazla önemsemeyen insanlar. Salvador Sobral’in bile hastaneden çıktığından haberleri yok. Eurovision’u kazandınız tebrikler diyorsun, “hmm evet , eee , noolmus” gibi tepkiyle karşılaşıyorsun. Eurovision’a bilet almak istediklerini sorduğumda ise kimse düşünmediğini söylüyor.

Burdaki insanların tek bildigi Eurovision şarkısı “Amar pelos dois “ ve “Dança Conmigo” .Dança Conmigo şarkısından herkes nefret ediyor. Çünkü Portekiz’de bu tarz müzikler pimba (ucuz pop ) olarak geciyor. Onlar daha çok Fado’dan yani duygusal müziklerden hoşlanıyor. Evet, ayni dili konuştukları ülke olan Brezilya’da kıvrak danslar, karnavallar , eğlenceler yapılırken niye tum yurtdışındaki Portekizliler oy verdi diyenler var.  “Filipa Sousa’nın Vida Minha şarkısı çiftetelli miydi ? “diye soruyorsun “o ne”diyorlar . “Do you know Há Um Mar Que Nos Separa” diyorsun. Portekizce “neden okyanus bizi ayırsın” diye soranlar oluyor.  Quero Ser tua şarkısını söylüyorsun, “quero ser teu “ demen lazım diyorlar. Adeta kalp krizi geciresi geliyor. Ciddiyim.

Simdi gelelim Lizbon’da gezilecek yerlere. Lizbon’da gezilecek yer aramayin çunku Lizbon basli basina gezilecek bir yer. Dedigim gibi gittiginiz her sokakta farkli bir atmosfer, farkli supriz tarihi yapilar sizi bekliyor. Há illa spesifik yer istiyorsaniz , aradiginiz yere gore degisir. Istiklal caddesi gibi bir yer ariyorsaniz , Praca do Commercio’da goreceginiz buyuk kapili yerden girin ve Rua Agusto caddesinde yuruyun. Turistler icin oldukca guzel alisveris merkezi goreceginiz bu yerden yukari dogru ciktiginizda  Praça do Rossio muzesine kadar gelebilir, etraftaki turistler icin olusturulmus restoranlarda yemek yiyebilirsiniz. Yok ben manzara gormek istiyorum diyorsaniz São Jorge Kalesi’ni oneririm. Bu yer tipki Atina’daki Akropolis kalesi gibi tum Lizbon manzarasini gorebileceginiz bir tepede kurulmus bir kale. Adeta tum tarih ayaklarinizin altinda. Yok efendim ben sahil boyu yuruyecegim derseniz , yolun uzerinde benim okulumun da bulundugu Avenida de Brasillia yolunu oneririm.  Onunuzde kopru , yaninizda nehir , etrafinizda sabah sabah zayiflamak icin kosan Portekizlilerle ferah bir yuruyus yapabilirsiniz. Yok ben fazla yuruyemiyorum ama tarih yasamak istiyorum derseniz bile , Martim Moniz meydanindan 28 numarali tramvaya binin , ve pencereden sadece oturup bakin. Mukemmel manzaralar sizi bekliyor o tramvayda. Amaciniz disko bar falansa Bairro Alto Bölgesini oneriyorum. Burasi kucuk bir ispanyol mahallesi gibi her alanda club ve bar gorebileceginiz , eglencenin dozunu kacirmis ispanyol ve portekizlilerle dolu.  Girin buldugunuz bir bara doyasiya icip amerikan muzikleriyle eglenin. Eger amaciniz kizli erkekli degil de erkekli erkekli eglenmekse (bunu da arastirdim bak bazi fanlar icin yatin kalkin dua edin bana) Rua de Palmeria caddesindeki ve etrafindaki barlara gidebilirsiniz. Icki de ucuz zaten. Oh. Ya da siz ne yapin biliyor musunuz. Gelir gelmez cikin otelinizden, etrafinizi gezmeye baslayin. Cidden her kilometrede bir farkli bir guzellik farkli bir tarih bulabileceginiz bir yer. Inanin suprizi kacsin istemiyorum.

Portekiz insanlari sicak kanli ve brezilyali turistler haric neredeyse herkes iyi ingilizce biliyor. Bir sehir sorsaniz direk yardim eder, misafirleri cok severler. Yanliz tecrubelerime dayanarak soyluyorum , 2 portekizli ile karsilastiginiz zaman ancak 10 dakika ingilizce konusabilirsiniz , 3 tane gordugunuzde 5 dakika. Cunku kendi dillerine o kadar baglilar ki , hemen portekizce konusmaya basliyorlar. Ve ne diyorsunuz diye sorduklarinda size kendi dillerini ogretmeye basliyorlar ki ogrenmek istemezseniz ortamda dislanmis gibi duruyorsunuz. Bu yuzden tek kisiyle basbasa konusmaya ozen gosterin. Ve sakin “aa ispanyolcaya cok benziyo bu dil “ demeyin . Evet benziyo ama bu halk ne cektiyse ispanyollardan cektigi icin farkli gorunmek istiyorlar. (sanki cok farkli dilleri varmis gibi)

Şimdi gelelim bu güzel yerin eksileri yok mu ? Tabiki var. Dikkat etmeniz gereken 3 kural. 1) Mutlaka çantanıza sahip çıkın. Tamam belki İspanya kadar kapkaççı yok ama ciddi anlamda turistik yerlerle cuzdanınız  birden yan kesiciler tarafından yok olabilir. İkincisi ise,  Lizbon pahalı bir sehir. “E ucuz diyorlardı “ demeyin , bir Verona şehriyle ayni fiyatlara sahip. Ekonomi kötü diye ucuz bir yer beklemeyin çünkü ekonominin kötü olmasının nedeni vergilerin yüksek ve alınan maaşların düşük olması (saati 4 euroya calisiyosan cok sanslisin ) Mc donalds ta yediginiz menu 6.50 euro , bir kutu kola barlarda 2.5 , bakkalda 1 euro. Varin gerisini siz hesap edin. Há bir de en onemli dikkat etmeniz gereken sey, polise eger cebinizde belli bir miktardan fazla uyusturucuyla yakalanirsaniz , size deport etmiyorlar. Direk Porekizli canilerin kaldigi hapse 2 yil mahkum ediyorlar.  Bu yuzden hic risk almayin ve cebinizde sakin uyusturucu madde tasimayin. Saticilar size satmak icin “ yasa disi olmadigini soyleyecekler” evet yasa disi degil ama belirli bir miktari. Ve isin en ironigi de kanunlarda uyusturucu kullanmak serbest ama alirken yakalanmak yasak . Bu yuzden bazi polisler bile sizi denemek icin uyusturucu satabilir. Bulasmayin.

Lizbon’da gördüğüm şeyleri vakit buldukça aktarmaya devam edeceğim. Şimdilik görüşmek üzere .Yazımda da söylediğim gibi burda Eurovision’a dair henüz birşey yok. Bu yüzden lütfen Mayıs’ta gelin ve bu güzel şehri bir Eurovision şehri yapalım! Onlara farklı kültürler gösterip , Eurovision şarkılarını sevdirelim. Gelin tüm Portekiz’e Quero Ser Tua’nın  Quero Ser Teu olmadığını söyleyelim onlara. Buraya gelirken nasıl vize aldığımı bir sonraki yazımda paylaşacağım. Hepinizi tüm turist aşığı Portekiz’de yaşayan insanlar olarak bekliyoruz.

Até já.